25 Kasım 2012 Pazar

Mezarımsı Çukurlar

güldüğünde yanaklarında oluşan bir kaç cm genişliğinde 2 ufak çukur var ya, heh benim yerim orası işte. eğer olur da ölürsem bir gün(ki bu gidişle yakın bir süre sonra) oraya göm beni. kalbinde yer bulamayan ben en azından orda yer bulsun. bir parçam muhakkak olsun yanında. koruyup, kollasın seni. dünyada bu kadar kötülük ve kötü insanlar varken bensiz sokağa çıkma sen. hep o 2 yanağında ki 2 çukur da bulundur beni. en azından gittiğin, gideceğin, konuştuğun, konuşacağın insanlardan haberdar olayım. bu arada bir şey isteyebilir miyim senden? benim için bir kaç kere güler misin? gamzelerini görmek istiyorum da, ihtiyacım var çünkü buna.

Başlığını Sen Koy

açtın mı yüreğini bir kere koca bir han gibi,
ömür boyu misafir edeceksin yareni.
seversen seyran oluyormuş samanlık misali,
çok sevmek lazım gelirmiş birini.

dünyanın tadını bulmuşsan bir lebde,
tereddüt etmeden öpeceksin,
zehir olsa da tek busesinde,
öldüğünde hazırsa mezarın gamzesinde.
çok sevmek lazımmış birini.

helal etmezse gözlerin boğulduğun gözyaşlarını,
oluk oluk aksa da ağzından kanın,
nefesiyle tekrardan can-ı beden olacaksan eğer,
çok sevmek lazımmış birini.

insanın yüreğinin büyüklüğüne bağlıysa sevdası,
sığdıracak bir yer bulamıyorsan başını,
karşılıklı olmadıktan sonra yansan da nar-ı,
tek yürek neylesin aşkı.
hani çok da sevmemek lazımmış birini..

24 Kasım 2012 Cumartesi

Kuru Havlular

gözyaşlarımla yıkadığım yüzümü senin yanaklarında kurulamak varken, kuru havlular niye?

Bir Başkası

olur da gerçekleşir diye yazıyorum. o gün geldiğinde önceden bildiğimi ve anladığımı kanıtlamam için yazıyorum bunu. bana söylemekten korktuğun şeyin benim önceden bildiğimi sana anlatmak için yazıyorum bunu. olur da ona gidersen ben biliyor olucam.. bana her zaman dürüst olabilirsin demiştim. öyle olsaydın keşke...

geçmişimin kayıtlarına girilsin bu tarih: 24.11.2012

seni adam akıllı öptüğüm tarihten tam 1 hafta önce

Ses Kayıtları

beni hiç takmayan, sevdiğini söyleyen ve benim çok sevdiğim biri vardı hayatımda bir kaç güne kadar. mutluydum. dünyaları verseler o günlerde ki heyecan ve sevince değişmezdim hiçbir şeyi. bir insan her gün, her dakika gülebilir miydi? ben gülerdim. her mesaj atıldığında heyecanla açıp okuyabilir miydi? ben okurdum. "seni seviyorum" demeyi pek sevmeyen bir adam sürekli "seni seviyorum" diyebilir miydi? ben derdim. hayatıma aniden girip aniden çıkması ben derinden etkileyebilir miydi? evet etkileyebilirdi. öyle de oldu. en olmadık anda karşıma çıktı ve "seni seviyorum" dedi. bir kaç gün önce tekrar geldi ve "sana karşı her zaman dürüst olmamı istersin dimi?" dedi. ayrılığın o sinsi kokusu geldi burnuma. onun sevdiği burnuma. bizim ilişkimizde burundu en önemli olan. severdik burunlarımızı. devam etti sonra "böyle olmayacak gibi, biraz ara verelim mi?" dedi. bir kaç güne kalmaz ayrılıcaksınız dedim kendi kendime. o an düşündüğüm ve hissettiğimi şeyleri ona akıcı bir şekilde tasvir edebilseydim belki ayrılmayacaktık ama diyebildiğim tek şey "peki"ydi. boğazınızda birikir ya cümleler, bir şey söyleyemezsiniz hani. benim de birikti ve düğümlendi cümleler boğazımda. yazayım, uzun uzun mesajlar yazıp yollayayım dedim, olmadı! bir gece içtim ve uzun bir mesaj attım. defalarca kez "gitme,kal" yazmama rağmen yinede gitti. kadın gider, erkek içer cümlesi doğru geldi o an bana. düşündüm. sadece düşündüm ve düşünmekle kaldım. şimdi o bensiz, ben ise onsuzum. geriye kalan bir kaç parça anı. hee bir de aradığım zaman yatmadan önce "seni seviyorum" dediği, benim ondan gizlice kaydettiğim ses kayıtları..

Belki

belki okunmalı yazılanlar, belki de okunmamalı. uğruna yazılan okusa yeter belki de. kim bilir, belki bir gün yolu düşer bu sitelere, bu yazılanlara gözü çarpar. kimin yazdığını bilmeden okur. belki hatırlar, belki anlar. belki de gülüp geçer yazılanlara. derin düşüncelere kapılıp arar belki. o da olmadı mesaj atar. belki geri döner sana, belki de küfreder. neden yazdın diye bağırabilir ya da gereksiz işlerle uğraşıyorsun diyebilir belki. belki de tekrar sever seni. içine bir ateş düşer, "ne yaptım ben?" diye sorabilir kendine. belki hiçbir şey olmadan devam edebilirsin hayatına ama unutma belki yine seversin beni..

Yazmazsam eğer..

neden yazıyosun ki? diyorum ara sıra kendime. sonra düşünüyorum yazmazsam ağlıyıcam çünkü. dışarı vuracaksın içindekileri belki okuyacak birileri belki de okumayacak ama sen yazıcaksın. kalmamalı içinde duygular, düşünceler, hayaller. her ne varsa içinde birikmiş, atıcaksın dışarı. söyleyemediklerin varsa da yazıp anlatacaksın dertlerini. mektup yazmak zordur biraz. konuşmak kadar olmasa da zordur elbet. düşünme payın vardır ama zamanın kısıtlıdır. yollamalısın, duygularını kağıda dökmeli ve bir damla gözyaşı akıtmalısın içine. zarfı kapatıp vermelisin postaya. duyguların bir arabaya, belki bir gemiye, belki de bir uçağa binip ulaşıcak ona. duygular taşınabilir demek ki. ya da yuva değiştirebilir sadece.. bence duygular anlatılmalı. içinde kalınca zamanın ne kadar geçtiğini fark edemez insan. ben böyle rahatım diyip geri çekilmemeli insan. mutluluğu kovalamalı biraz.